Popüler Yayınlar

16 Ekim 2011 Pazar

Öğrenmiş oldum

      Geçen hafta universitedeki ilk dersime girdim. Heyecanlı falan değildim. Ders genel kimya, hoca "Elektronu anlamazsak kimyayı da anlamayız." dedi. Başladı anlatmaya dersi. Anlattığı her şey lise sonda öğrendiklerimiz idi. Dersin her anında "bunu biliyorum, bunu da biliyorum" dedim. Diğer derslerde de aynı şeyler oluverdi. Tabi cuma gününü saymazsak. Zorlandım. O gün derste sadece bir formül verdi profesör. Tek bir formül. Ders 2 saat sürdü. Ardından dört saatlik "exercise'ımız" vardı. Dört saat o formülü anlamaya çalışıp soru çözmek için ter döktük. Açıkçası beceremedim. Moralim yerle bir olmuş bir şekilde yurduma gittim. Öyle bir çöküntü yaşadım ki, derinliği tarifsiz. Sanırım bu olay şu an içinde bulunduğum bohemin tetikleyicisi oldu.
      Yaklaşık yirmi dört saat içinde gereksiz hareketlerde bulundum. Aç olmadığım halde yemek yaptım, kendi kendime konuşmaya başladım, tartıştım kızdım.... O kadar tutarsız oldum ki, kız arkadaşımı ortada hiç bir sebep yokken tersledim, konuşmak istemedim. Hani herkesin dilinde olan "fok balıkları çok yalnız lan" esprisindeki balıklardan daha yalnız hissediyorum. Derse her gittiğimde gördüğüm o kalabalık grubun, sadece sandalyeleri doldurmak için oraya konulmuş objeler olduğunu biliyorum artık. Odam gözüme hiç de dolu gözükmüyor. 
      Bazen keşke dediğim oluyor. Keşke. O zaman hatırlatıyorum kendime yurt dışında okumak isteyen sendin. Aslında hala arkasındayım bu düşüncemin. Sadece biraz zamana ihtiyacım var diye düşünüyorum. 
      Ha bana sorarsanız eğer "neden bunları yazdın buraya diye?". Zaten pek okunan bir yazar değilim ya da en popüler blog da bu değil. Amacım ilgi çekmekte değil. Bunları kendime söyleyecek cesaretim olmadığı için buraya yazıyorum. Belki bir gün hata yaptığımı kabul edebilmek için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder